14 yıllık tutku, özveri ve kaliteye olan sarsılmaz bağlılık
"Burada anlattıklarımız ne masal ne hikâye ne de kulaktan dolma bilgilerdir. Doğrudan üretim faaliyeti içinde yaşadıklarımızın aktarımıdır."
Burada paylaştıklarımız bir masal değil, üretimde yaşadığımız deneyimlerin doğrudan aktarımıdır. Kendi 14 yıllık tecrübemizin ve bizden önceki uğraşların tecrübeleri ile birleştirilerek sunumudur. Hamaset, demagoji ve manipülasyona yer vermeden elimizden geldiğince yaşamın kendisinden çıkardığımız sonuçları aktarıyoruz.
Bizden önce binlerce sayfanın kaleme alındığı bir serüveni yeniden anlatmıyoruz. Çünkü bizle başlamayan ve bizle bitmeyecek olan bir zeytin serüveninin minnacık bir parçası olduğumuzu asla unutmuyor ve inkar etmiyoruz.
2 Mayıs 2011'de zeytin maceramız başladı. 35-40 yıllık Almanya yaşamımızda elde ettiğimiz birikimimizi girişimci ruhumuzla birleştirdik. Hobi olarak başlayan zeytincilik faaliyetimiz bugün artık geçim kaynağımıza önemli katkılar sunmaktadır.
Değerli eşimin tutumlu ve düzenli yaşamı girişimci ruhumuzla birleşince hobi olarak başladığımız zeytincilik, bugün ciddi bir işe dönüştü.
Koca Ege ve Akdeniz kıyıları dururken neden Manisa Salihli Hacıhıdır Köyünü seçtik? Ayvalık'ta 50 dönümlük bir tarla için istenen fiyat 500.000 TL (200.000 Euro) idi. "Ayağımızı yorganımıza göre uzattığımızda" seçim ortadaydı.
600m deniz seviyesinden yükseklikte tepeden bakış noktasından aşağıdaki etraf İtalya'nın Toskana görüntüsündeydi. Hiç de fena değildi. Bir tepenin en düz yerine iki kat görünümlü yerleştirilmiş ev, 5-8 yaşlarında tarlanın bir bölümünü kapsayan dikili zeytinler ve hiç dokunulmamış alanlar çok uğraş gerekir diye haykırıyordu.
Nisan 2012 yılında devir teslim işlemini gerçekleştirip mülkü üstümüze aldıktan sonra kolları sıvadık. İşler çok yavaş yürüyor, tecrübesizlik işleri zorlaştırdığı gibi masrafları da katlıyordu. Almanya'dan geldiğimiz bilindiğinden "yerliye 1 sana 2 ye olur" durumundaydık.
Edindiğimiz her tecrübenin fazlasıyla bedelini ödedik. Yani "tecrübe yenilen kazıkların toplamıdır"ı bizzat yaşadık. Ama yılmadık, usanmadık, zorlukları mücadele ede ede aştık.
Su tanker ile taşınır durumda, elektrik 60'lık ampulü ancak aydınlatıyordu, yol berbattı. Şebeke suyunun bulunduğumuz bölgeye gelmesi 1 yıl sürdü. Ağaçları sulamak için gerekli olan suyu sağlamak 3 yıl sonrasına kalacaktı.
Yolumuz kışın baş belasıydı. Yağışlı havalarda önden traktör gider kaldığımız yerden arabamızı çekerdi. Ama pes etmedik - sondaj kazma, 3 faz elektrik, sulama sistemi, güneş enerjisi ve kamera sistemleri kurduk.
Bugün 100 dönüm üzeri bir alanda yaklaşık 3 bin ağaçtan oluşan zeytinliğimiz, Almanya'ya yaptığımız zeytinyağı ihracatı ve küçük çapta olsa da ülke ekonomisine katkımızla mutlu ve gururluyuz.
Doğaya yaptığımız katkıdan mutluyuz. Doğadan aldıklarımızın bir kısmını yeniden ona sunmakla mutluyuz. Çünkü her zeytin ağacının besin değeri dışında ayrı bir değeri var. Denge unsuru canlılardır, zeytin ağaçları.
Deneyimlerimizi hamaset, demagoji ve manipülasyona yer vermeden aktarıyoruz. Burada okuduklarınız kulaktan dolma bilgiler veya masallar değil, üretimde yaşadığımız deneyimlerin doğrudan aktarımıdır.
İlk günden itibaren kaliteden taviz vermeyi reddettik. %0.33 asitlik oranımız, TÜRKAK sertifikalı laboratuvar testlerimiz ve TS 341 uyumluluğumuz mükemmelliğe olan bağlılığımızı kanıtlıyor.
Her zeytin ağacının besin değerinin ötesinde bir değeri vardır. Denge unsuru canlılardır - gündüz CO₂ salınımı yapar, geceleri oksijen vermeye başlarlar. Doğaya katkımızdan gurur duyuyoruz.
Bu, eşimin tutumlu ve düzenli yaşamının girişimci ruhumuzla birleşmesi üzerine kurulu bir aile girişimidir. Hobiden geçim kaynağına, paylaşılan bir yolculuk oldu.
Küçük çapta olsa da Almanya'ya yaptığımız zeytinyağı ihracatı ülke ekonomisine katkı sağlıyor. Türkiye'nin kalitesini uluslararası arenada temsil etmekten gurur duyuyoruz.
14 yıllık yolculuğumuzda çok şey öğrendik ve yaşadıkça öğrenmeye devam edeceğiz. Bedelli olanlar da dahil her deneyim bizi daha iyi üretici yaptı.
Bozdağlar'da, Salihli ve Gördes arasında deniz seviyesinden 600 metre yükseklikte yer alan zeytin bahçelerimiz mükemmel Akdeniz mikroklimasının keyfini çıkarıyor.
Nesillerden aktarılan geleneksel bilgiyi onurlandırırken modern organik tarım tekniklerini benimsiyoruz.
Zeytin bahçelerimizde incir ağaçları tıpkı bir paratoner gibi çalışır. Zeytin sinekleri incir balını yer ve zehirlendikten sonra ölür. Bu nedenle mübadele öncesi Yunanlılar her zeytin tarlasına 3-4 adet incir ağacı dikmiştir. Biz de bu geleneksel bilgeliği sürdürüyoruz.
Hemen hemen bütün bitkiler gündüz oksijen verirken zeytin ve incir ağaçları gibi bitkiler karbondioksit salınımı yapar, geceleri oksijen vermeye başlarlar. Denge unsuru canlılardır - Akdeniz iklimine özgü doğanın insana sunduğu bir mucize sağlık kaynağıdır.
Her damlada 14 yıllık özveri